Qmark Danışmanlık A.Ş.
Qmark Danışmanlık

Motivasyonun 5 Altın Kuralı

Motivasyonun 5 Altın Kuralı

Motivasyon dediğimiz şey, aslında en sade anlamıyla “bir şeyleri yapma arzusudur”.  Bireyin hareketlerinin arkasında bulunan psikoloji dilinde “güdü” adı verilen güçtür. Hedef odaklı davranışlarımızı başlatan, yön veren ve hatta en güçlü şekilde devam ettiren süreçtir. Kısaca, hayal ettiklerimizi veya istediklerimiz için harekete geçmemizi sağlayan şeydir. Yaptığımız birçok “iyi ve anlamlı şey” motivasyonumuz sayesindedir. 

Motivasyon bir insanın bir şeyi neden yaptığının altındaki en sağlam dayanaktır ve iyi yaşamak adına “içinden iyi şeylerin gelme halini” çoğaltmaktır. İçinden gelmek; yaptığı işe, uğraşa, hatta hayata dört elle sarılmak, yaptığını canla başla yapmak, kendini vermek, yaptığını "oyun" gibi eğlenerek, keyif alarak yapmaktır.

Yaşama, güçlü ve olumlu bir istekle bakan kişi, önündeki işi yapmak, bir hedefe ulaşmak için önce güçlü bir istek ve yönelim duyar. Sonra, o işi yapmaya başlar ve hep iyi bir sonuç almak için uğraşır. Hedefe ulaşana kadar da, yapmayı vargücüyle sürdürür. İçinden gelerek yapmak, psikolojideki karşılığıyla "motivasyon"dur. Böylesine güçlü bir motivasyon, yaşam boyunca büyümek, gelişmek ve mutlu olmamız adına en belirleyici duygu durumudur.

İyi yaşamayı aklına koyan insanlar, yapacaklarıyla istedikleri sonuçları elde edebileceklerine ve istemedikleri sonuçları da engelleyebileceklerine inanırlarsa, onları kolay kolay hiç bir şey tutamaz. Birey, karşısına çıkacak işleri yapabilecek yeterlilikte olduğuna inanırsa, doğal olarak kendi iç motivasyonu da artırır. Kişinin, yaşam yolculuğunda hedeflerine ulaşması için, ortaya koyacağı çaba ve ardından farklı zorluklar karşısında vazgeçmemesi, öncelikle yeterlilik duygusu tarafından belirlenir.

Peki, nedir “güçlü bir motivasyonun” olmazsa olmaz 5 altın kuralı? Gelin, hep birlikte bir bakalım :
 

Amacınızı Belirlemek : İyi yaşamaya dair amaçlarınızı belirlemek, tutkunuzu ve odağınızı hep çok dinamik tutacaktır. Spor yapmak, kitap okumak, yeni bir dil öğrenmek, müzikle veya sanatla ilgili adımlar atmak. Bunların her biri, yaşam amacınız olduğunda, ilerlemek de bir o kadar anlamlı ve kolay oluyor. Amacınızı belirlerken “neden bunu yapmak istiyorum” diye sormaksa, hayatınızı kolaylaştırıyor. Sezen Aksu’nun, üniversitenin ilk yıllarında “bir gün plaklarım yok satacak, konserlerim dolup taşacak” cümlesindeki “o büyük amaç” ve onu destekleyen inanç, iyi yaşamaya dair imzamızı ortaya koyuyor. 
 
Potansiyelinize İnanmak : Performans, yaşama dair enerjinizin “açığa çıkmış” hali iken, potansiyel ise henüz “açığa çıkmamış” halidir. Her yeni günde, birşeyleri daha iyi, daha keyifli yapabileceğinize inanmak, meraklı, araştırıcı ve yapıcı adımlarımızı tetikler. Ya, öleceğimizi bile bile sıradan bir şekilde yaşayacağız ya da daha etkili olmak adına potansiyelimizi gerçeğe taşıyacağız. İnsan; akıl, beden ve ruh bütününden oluşur ve sırf bu yüzden her bir insan sonsuz potansiyele sahiptir.
 
Özgüvenli Davranmak : Özgüven dediğimiz şey, aslında “kendini bilmek” ve “ne istediğini bilmek” arasındaki güçlü bir dengedir. İyi yaşamanın sırlarından birisi de, bu ikisini de bilmeye ve ikisinin de karşılığını verebilmektir. Kendine güvenmek ile özgüvenli davranmak arasında çok önemli farklar var. Motivasyonumuzu asıl artıran şey “özgüven” seviyemizi yükseltebilmektir. “Neyi, neden istediğimizi bildiğimiz” sürece, onu gerçekleştirmek çok daha kolay hale gelecektir.
 
Konfor Alanınızdan Çıkmak : İlgi alanımız “yapmak istediklerimizi” temsil ederken, etki alanımız ise “yaptıklarımızı” tescilliyor. İyi yaşamanın sırrı, ilgi alanlarımızdan değil, etki alanlarımızı çoğaltmaktan geçiyor. İkisinin arasındaki, bizi yavaşlatan hatta sıklıkla etki alanından uzaklaştıran “konfor alanlarımızdan” arasıra çıkmak motivasyonumuzu daha güçlü kılıyor. Bunun en iyi yolu ise, bazen en sinsi düşmanımız haline gelen o meşhur alışkanlıklarımızı gözden geçirip, değiştirmek olabiliyor.
 
Eylem Planınızı Oluşturmak : Bir Türk Atasözü’nün söylediği gibi “Şimşek çakmadan, gök gürlemez.” İyi yaşamak adına, hayatınıza dair siz hangi şimşekleri çakacaksınız yani küçük veya büyük demeksizin hangi adımları atacaksınız? Böyle bir eylem planı sizi şimdiden ne kadar heyecanlandırıyorsa, en baştan o kadar motive ve sonunda da bir o kadar mutlu olacaksınız. Hele de, böyle bir eylem planını çevrenizden size destek verebilecek en az bir kişiyle paylaşacaksınız.

Terry Orlick’in çok güzel bir sözü var :

“İnsan mükemmelliğinin kalbi, genelde sizi çeken, özgürleştiren ve zorlayan bir şeyi keşfettiğinizde ya da size yaşama anlamı, neşe ve tutku veren bir şeyi bulduğunuzda atmaya başlar..”
İyi yaşamak, tam da siz o güzelim yaşama anlam, neşe ve tutku veren şeyleri, kendinizden doğru bulduğunuzda yani “şimdi motive oldum” dediğinizde başlar.

Haftalık Sözler :

İlgi alanımız “yapmak istediklerimizi” temsil ederken, etki alanımız ise “yaptıklarımızı” tescilliyor. İyi yaşamanın sırrı, ilgi alanlarımızdan değil, etki alanlarımızı çoğaltmaktan geçiyor.
 
Özgüven dediğimiz şey, aslında “kendini bilmek” ve “ne istediğini bilmek” arasındaki güçlü bir dengedir. İyi yaşamanın sırlarından birisi de, bu ikisini de bilmeye ve ikisinin de karşılığını verebilmektir.
 
Motivasyon bir insanın bir şeyi neden yaptığının altındaki en sağlam dayanaktır ve iyi yaşamak adına “içinden iyi şeylerin gelme halini” çoğaltmaktır.
 
Her yeni günde, birşeyleri daha iyi, daha keyifli yapabileceğinize inanmak, meraklı, araştırıcı ve yapıcı adımlarımızı tetikler. Ya, öleceğimizi bile bile sıradan bir şekilde yaşayacağız ya da daha etkili olmak adına potansiyelimizi gerçeğe taşıyacağız.

Sunumdaki Cesaret

Sunumdaki Cesaret

Lise yıllarım… Sınıfta öğretmenimiz büyük bir dikkatle ders anlatıyor, biz de pür dikkat dinleyip not alıyoruz. Derken kapı çalıyor. Gelen öğretmen (genellikle Türkçe öğretmenlerimizden biri), kibar bir şekilde, “Hocam, dersinizi bölüyorum, kusura bakmayın. Ama aşağıya 29 Ekim provaları için Nil’i rica edebilir miyiz?” diye soruyor. Ben, büyük bir keyifle ve prova aşkıyla Türkçe öğretmenime eşlik ediyorum. Sunum için salonda kürsünün arkasındayım. Elimde mikrofon. Öğretmenlerimin beğenisi ve destekleyici tavırları beni o kadar mutlu ediyor ki! İçimden hep aynı ses yankılanıyor: “Ne zevkli bir şey bu!”

Hikaye Değil, Hikayeni Anlat: İş Dünyasında İz Bırakmanın Sanatı

Hikaye Değil, Hikayeni Anlat: İş Dünyasında İz Bırakmanın Sanatı

Bir sahnedesin. Karşında şirketin en etkili isimleri, belki sektörün devleri oturuyor. Derin bir nefes alıp sunumuna başlıyorsun. Kelimeler, grafikler, veriler... Her şey akıyor. Ve sonra ışıklar sönüyor. Sahneden iniyorsun ve o an düşündüğün şey şu: “Nasıldım, iyi bir etki yarattım mı acaba?” İşte tam bu noktada hikayen devreye giriyor. Sunumlar sadece verilerle dolu PowerPoint slaytlarından ibaret değil. Sunum, kim olduğunu, neleri savunduğunu ve geride nasıl bir iz bırakmak istediğini anlatma fırsatıdır. Peki, o izi bırakmak için sunumlarını nasıl unutulmaz hale getirebilirsin? Anlatayım!

İşyerinde "Değer" mi Katıyorsun, "Eğer" mi Takıyorsun?

İşyerinde "Değer" mi Katıyorsun, "Eğer" mi Takıyorsun?

Hızla değişen iş dünyasında, liderlik anlayışı köklü bir dönüşüm geçiriyor. Artık liderlik, yalnızca iş sonuçlarına ulaşmak ya da bir ekibi yönetmekten ibaret değil; anlam yaratmak, çalışanlara ilham vermek ve kalıcı değerler oluşturmakla ilgili. Ancak bu noktada önemli bir ayrım yapmamız gerekiyor: İşyerinde gerçekten “değer” mi katıyorsunuz, yoksa “eğer” bahanesine mi takılıyorsunuz?

Kültür Robotları Yapay Zekâ Robotlarına Yol Mu Gösteriyor?

Kültür Robotları Yapay Zekâ Robotlarına Yol Mu Gösteriyor?

Kelimelerin sihirli olduğuna inanırım. Etkisi ve hakimiyeti var insanlar üzerinde. Bu nedenle de hangi etkiyi yaratmak istediğimize göre kullandığımız kelimeleri önce açıklamak gerekliliğine inanıyorum. Çünkü kelimenin bizim zihnimizdeki karşılığı ile okuyucunun zihnindeki karşılığı çok farklı olabiliyor.

Şefkatin Gücüyle İlham Vermek: Şefkatli Liderlik

Şefkatin Gücüyle İlham Vermek: Şefkatli Liderlik

Liderlik dediğimizde konu genelde strateji, kararlılık, karar verme, zeka ve bilgiye dayalı sonuçlar üretme perspektifinden anlatılır. Günümüz iş dünyasında ise bir liderin başarısı sadece elde ettiği finansal sonuçlar, ulaştığı iş hedefleri ile değil, aynı zamanda çalışanların moral ve motivasyonu, bağ kurma, organizasyona karşı oluşan bağlılık gibi kriterlerle de ölçülüyor.