Qmark Danışmanlık A.Ş.
Qmark Danışmanlık

LİDERLİK BİR YENİLENME HALİDİR

LİDERLİK BİR YENİLENME HALİDİR

2016 Yaz Olimpiyatları (XXXI. Olimpiyat Oyunları) 5-21 Ağustos 2016 tarihleri arasında Brezilya'nın en büyük ikinci kenti olan Rio de Janeiro'da düzenlendi. Çok sayıda sporsever, oyunlar boyunca görkemli açılış, kapanış törenlerine ve birçok farklı branştaki rekorlara tanıklık etti. 2016 Yaz Olimpiyat Oyunları'nın 100 metre kelebek finallerinde ise olimpiyat tarihine geçecek bir olay yaşandı. Singapur adına yarışan ve altın madalyayı kazanan Joseph Schooling, finalde çocukluk kahramanı Micheal Phelps'le yarıştı ve Amerikalı efsanevi yüzücüyü geride bıraktı. Phelps ile Schooling 2008'de tanışmışlardı, sadece sekiz yıl sonra ise birlikte çıktıkları bu mücadelede altın madalyayı Schooling boynuna taktı.

Dile kolay, Schooling'in karşısında tam anlamıyla bir efsane vardı: Olimpiyat tarihindeki 28'inci madalyasına ulaşan Phelps, toplam altın sayısını ise 23'e çıkarmıştı. Rio 2016'yı 5 altın ve 1 gümüş madalya ile kapatan Phelps, 108 ülkeden daha fazla madalya kazanarak ve 39 kez dünya rekoru kırarak adını unutulmazlar arasına yazdırdı. Bu oyunlardaki yegane ikinciliğini ise ona “kahramanım” diye bakan gencecik bir sporcu aldırdı.

Mücadelenin ardından açıklama yapan Singapurlu yüzücü, “Son 8 yılda yaşananlar çok farklı. Çocukluğumdan beri hep onun gibi bir sporcu olmak istedim. İyi bir yüzücü olmamın ve daha birçok şeyin ilham vericisi Phelps'ti.” dedi. Heniz 21 yaşında olan Schooling ile 31 yaşındaki Phelps havuzdan çıktıktan sonra uzun süre kucaklaştılar.

Ya sizin sadece sekiz sene sonrası için "en büyük hayaliniz" ne ve bunun için ne kadar heyecan duyuyor, ne kadar umut besliyorsunuz bugünlerde? Bununla ilgili hangi bebek adımlarını atacaksınız önümüzdeki birkaç sene içinde? En büyük kahramanınızı geçeceğiniz herhangi bir mücadeleyi hayal eder misiniz? Böyle bir hayalin içinde korkmak da serbest, düşmek ve düşe kalka büyümek de... Bazen korku zannetti ğini hayata, hayatın içindeki o güzelim akışa bırakmalı insan. Geri kalanı da olduğu gibi kendisine dair yeni bir şeylerle doldurmalı.

Konfüçyüs’ün çok güzel bir sözü şöyle diyor:

“Nasıl yenilerse gün.

Yenile günbegün.

Yenile ve yinele.”

Hayat boyunca belki de en çok anlam yaratan sorulardan birisi de şu:

“Bugünden başlayarak, hangisinin peşinden ben daha çok gideceğim; En büyük korkularımın mı yoksa en büyük heyecanlarımın mı?

En büyük korkularının peşinden gittikçe insanın gölgeleri, en büyük heyecanının peşinden gittikçe ise insanın görkemi ortaya çıkıyor. O görkem ki insanı olimpiyatlarda ve hayatın her bir alanında kuytulardan umutlara doğru öğrenme dolu bir yolculuğa çıkartıyor. Başka kapıları çalıp başka insanla rın senin için neler yapabileceğini çaresizce ummak yerine, kendi kendine en çok neyi ve niçin istediğini anlatmaya var misın? Anlattıkça, kendi kendine bambaşka, ne güzel çare ler bulacaksın.

Kendi anlamını ve değerini, önce başkaları değil, yine “kendinden doğru yolculuklara çıkarak” herkesten önce en güçlü sen yaşatıp sen anlatacaksın. Böyle bir yolculukta "yeni bir ben” olmayı daha fazla göze alıp çokça da bunu ruhuna sığdıracaksın. Kendi hikayelerini bütün kalbinle anladıkça, o hikayelerin her birini en özgün halinle yine sen paylaşacaksın.

Sunumdaki Cesaret

Sunumdaki Cesaret

Lise yıllarım… Sınıfta öğretmenimiz büyük bir dikkatle ders anlatıyor, biz de pür dikkat dinleyip not alıyoruz. Derken kapı çalıyor. Gelen öğretmen (genellikle Türkçe öğretmenlerimizden biri), kibar bir şekilde, “Hocam, dersinizi bölüyorum, kusura bakmayın. Ama aşağıya 29 Ekim provaları için Nil’i rica edebilir miyiz?” diye soruyor. Ben, büyük bir keyifle ve prova aşkıyla Türkçe öğretmenime eşlik ediyorum. Sunum için salonda kürsünün arkasındayım. Elimde mikrofon. Öğretmenlerimin beğenisi ve destekleyici tavırları beni o kadar mutlu ediyor ki! İçimden hep aynı ses yankılanıyor: “Ne zevkli bir şey bu!”

Hikaye Değil, Hikayeni Anlat: İş Dünyasında İz Bırakmanın Sanatı

Hikaye Değil, Hikayeni Anlat: İş Dünyasında İz Bırakmanın Sanatı

Bir sahnedesin. Karşında şirketin en etkili isimleri, belki sektörün devleri oturuyor. Derin bir nefes alıp sunumuna başlıyorsun. Kelimeler, grafikler, veriler... Her şey akıyor. Ve sonra ışıklar sönüyor. Sahneden iniyorsun ve o an düşündüğün şey şu: “Nasıldım, iyi bir etki yarattım mı acaba?” İşte tam bu noktada hikayen devreye giriyor. Sunumlar sadece verilerle dolu PowerPoint slaytlarından ibaret değil. Sunum, kim olduğunu, neleri savunduğunu ve geride nasıl bir iz bırakmak istediğini anlatma fırsatıdır. Peki, o izi bırakmak için sunumlarını nasıl unutulmaz hale getirebilirsin? Anlatayım!

İşyerinde "Değer" mi Katıyorsun, "Eğer" mi Takıyorsun?

İşyerinde "Değer" mi Katıyorsun, "Eğer" mi Takıyorsun?

Hızla değişen iş dünyasında, liderlik anlayışı köklü bir dönüşüm geçiriyor. Artık liderlik, yalnızca iş sonuçlarına ulaşmak ya da bir ekibi yönetmekten ibaret değil; anlam yaratmak, çalışanlara ilham vermek ve kalıcı değerler oluşturmakla ilgili. Ancak bu noktada önemli bir ayrım yapmamız gerekiyor: İşyerinde gerçekten “değer” mi katıyorsunuz, yoksa “eğer” bahanesine mi takılıyorsunuz?

Kültür Robotları Yapay Zekâ Robotlarına Yol Mu Gösteriyor?

Kültür Robotları Yapay Zekâ Robotlarına Yol Mu Gösteriyor?

Kelimelerin sihirli olduğuna inanırım. Etkisi ve hakimiyeti var insanlar üzerinde. Bu nedenle de hangi etkiyi yaratmak istediğimize göre kullandığımız kelimeleri önce açıklamak gerekliliğine inanıyorum. Çünkü kelimenin bizim zihnimizdeki karşılığı ile okuyucunun zihnindeki karşılığı çok farklı olabiliyor.

Şefkatin Gücüyle İlham Vermek: Şefkatli Liderlik

Şefkatin Gücüyle İlham Vermek: Şefkatli Liderlik

Liderlik dediğimizde konu genelde strateji, kararlılık, karar verme, zeka ve bilgiye dayalı sonuçlar üretme perspektifinden anlatılır. Günümüz iş dünyasında ise bir liderin başarısı sadece elde ettiği finansal sonuçlar, ulaştığı iş hedefleri ile değil, aynı zamanda çalışanların moral ve motivasyonu, bağ kurma, organizasyona karşı oluşan bağlılık gibi kriterlerle de ölçülüyor.