Qmark Danışmanlık A.Ş.
Qmark Danışmanlık

Bütünsel Liderlik

Bütünsel Liderlik

Günümüzde çalışanlar, artık daha "hiyerarşi" ile değil de daha "ortaklık" ruhuyla yönetilmeyi bekliyorlar. Bu sırada, inanmadıkları tarafından "vizyon kazandırılmaya" hiç de hevesli olmuyorlar. Yani, ortak hissetmedikleri veya güvenmedikleri kişilerin yönlendirmelerini duymak dahi istemiyorlar.

Ekiplerinin “adanmışlığı yüksek” kişilerden oluşmasını tercih eden yöneticiler, kolay kolay kendi adanmışlıklarına bakmıyorlar. Vizyonun ve hedeflerin tüm çalışanlar tarafından sahiplenilmesini beklerken, sistemin ve insanların sesini dinlemeyi çoğu zaman unutuyorlar. Çok uzun zamandır, işleri ve insanları ayrı ayrı yönetmeye alışmış yöneticiler, artık bu ikisini birlikte ve güçlü bir denge ile yönetmek durumunda kalıyorlar.

2017 ye hem global hem de lokal binbir dinamikle girdiğimiz şu günlerde, verileri sadece analiz etmek yetmiyor. Bu verileri, anlamak ve hatta anlamlandırmak da gerekiyor. Bulgularını kurumlar ve insanlarla bağlantılandıran liderlik artık çok daha güçlü bir etki yaratmaya başlıyor. “Bütünsel Liderlik” dediğimiz şey de tam burada belli etmeye başlıyor kendini. Sadece, uzun vadeyi ya da kısa vadeyi değil de, her ikisini birlikte görmeyi ve gösterebilmeyi başaran liderler organizasyonlara değer katabiliyor.

O nedenle, her şeyden önce bir güven ortamı arıyoruz. Haksızlıklara hiç bir şekilde izin verilmeyen bir ortam istiyoruz. Bize karşı güvenilir, ilkeli ve tutarlı olunmasını her şeyden üstün tutuyoruz. Söylenilenlerle yapılanların birbirini tutmasını bekliyoruz. İhmali, bilgisizliği, hataları affedebiliyoruz, ama aldatılmayı hiç bir zaman affedemiyoruz.

Zor sorunlarımızı çözmek için, geleneksel alışkanlıklarımızı ve konfor alanlarımızı bir kenara bırakıp, gücü ve sevgiyi bir arada kullanmak gerekiyor. Bunlardan biri olmazsa diğeri yıkıcı olabilir. Liderlik, bir bütünlük oluşturma istekliliğidir. En zor zamanlarda, kaotik durumlarda bile “birleştiricilik ruhuna” sonuna dek sahip çıkabilmektir.

Son zamanlarda yaptığım orta ve üst düzey takım koçluklarında, icra kurullarından ve “C” seviyesi yöneticilerden en çok beklenen ilk dört konu hep şunlar çıkıyor:

• Adil Ol
• Tutarlı Ol
• Güven Ver
• Değer Ver

Siz, bu başlıklarla ilgili kendi ekiplerinizden veya yakın çevrenizden ne kadar sıklıkla yorum ve geribildirim alıyorsunuz?

Pozisyonlar ya da gruplar arasında belirli tasnifler yerine, eşitliği en azından dengeyi sağlamak adına neler yapıyoruz?

Artık, hem yönetsel hem de bireysel ilişkilerimizde her şeyden önce güçlü bir güven ortamı arıyoruz. Haksızlıklara ve hor görülmelere kolay kolay yer verilmeyen bir ortam istiyoruz. Bize karşı güvenilir, adaletli ve tutarlı olunmasını her şeyden üstün tutuyoruz. Söylem – eylem birliğini her geçen gün daha da çok önemsiyoruz. Bilgisizliği, hataları affedebilsek bile yok sayılmayı, adam yerine koyulmamayı hiç bir zaman unutamıyoruz.

Sırf bu yüzden, liderlik tahmin edilemeyen durumlarda ve zamanlarda, hiç tahmin edilmeyen olaylarla karşılaşıldığında şaşır(t)mamak halidir. Güçlü bir "katılım ve paylaşım" ortamı oluşturmak ve yaşatmak adına bıkmadan çabalar ortaya koyabilmektir. Ortamı, bilginin düzenli olarak paylaşıldığı sahici, şeffaf ve güvenilir bir ortam haline getirmek için çalışanları da dahil edebilmektir.

Çevresinde akan bir sürü bilgiden, deneyimden çok boyutlu öğrenmeyi alışkanlık haline getirebildiğimiz sürece etkimizi arttırabiliyoruz. Sadece motivasyonla değil, ekiplerimizi yapabileceklerinden sorumlu tuttukça fark yaratabiliyoruz. Oynaklıkları ve beklenmeyenleri yönetebildikçe, işte o zaman rekabette birkaç adım öne geçebiliyoruz. 

Organizasyonlarda, artık bir-iki yöneticinin etkili olmaları da yetmiyor. Aynı zamanda, liderlik yaklaşımlarının biraz daha kollektif olması gerekiyor. Her seviyede liderlikten örnekler verebildiğimiz sürece “markalaşma ve farklılaşma” yolculuğu kendini olabildiğince güçlü bir şekilde belli ediveriyor.

Max DePree'nin bu paylaştıklarımı özetleyen çok anlamlı bir sözü var :

"Liderin birinci görevi gerçeği tanımlamaktır. Liderin son görevi teşekkür etmektir. İkisinin arasında, lider tam bir hizmetkardır."

2017 “liderlik öykülerinizle” dolu anlamlı, sahici ve güven dolu bir yıl olsun..

İşyerinde "Değer" mi Katıyorsun, "Eğer" mi Takıyorsun?

İşyerinde "Değer" mi Katıyorsun, "Eğer" mi Takıyorsun?

Hızla değişen iş dünyasında, liderlik anlayışı köklü bir dönüşüm geçiriyor. Artık liderlik, yalnızca iş sonuçlarına ulaşmak ya da bir ekibi yönetmekten ibaret değil; anlam yaratmak, çalışanlara ilham vermek ve kalıcı değerler oluşturmakla ilgili. Ancak bu noktada önemli bir ayrım yapmamız gerekiyor: İşyerinde gerçekten “değer” mi katıyorsunuz, yoksa “eğer” bahanesine mi takılıyorsunuz?

Kültür Robotları Yapay Zekâ Robotlarına Yol Mu Gösteriyor?

Kültür Robotları Yapay Zekâ Robotlarına Yol Mu Gösteriyor?

Kelimelerin sihirli olduğuna inanırım. Etkisi ve hakimiyeti var insanlar üzerinde. Bu nedenle de hangi etkiyi yaratmak istediğimize göre kullandığımız kelimeleri önce açıklamak gerekliliğine inanıyorum. Çünkü kelimenin bizim zihnimizdeki karşılığı ile okuyucunun zihnindeki karşılığı çok farklı olabiliyor.

Şefkatin Gücüyle İlham Vermek: Şefkatli Liderlik

Şefkatin Gücüyle İlham Vermek: Şefkatli Liderlik

Liderlik dediğimizde konu genelde strateji, kararlılık, karar verme, zeka ve bilgiye dayalı sonuçlar üretme perspektifinden anlatılır. Günümüz iş dünyasında ise bir liderin başarısı sadece elde ettiği finansal sonuçlar, ulaştığı iş hedefleri ile değil, aynı zamanda çalışanların moral ve motivasyonu, bağ kurma, organizasyona karşı oluşan bağlılık gibi kriterlerle de ölçülüyor.

Karanlık Ormanına Yolculuk

Karanlık Ormanına Yolculuk

Her gün birbirinden karmaşık ve zor problemlerle karşı karşıya kalıyoruz ve günlerimiz problem çözerek, çözmeye çalışarak geçiyor. Kimi zaman iş yerinde kimi zaman sosyal hayatımızda kimi zaman ise özel yaşantımızda karşılaştığımız problemlerle mücadele ederken şimdi de 3 Cisim Problemini duymaya başladık. Peki nedir bu 3 Cisim Problemi?

ARIZALARIM VE BEN

ARIZALARIM VE BEN

Aynı durumları tekrar tekrar yaşayınca, hani bazen “evren bana mesaj gönderiyor” cümlesi kurarız ya! Aslında mesajı gönderen evren değil, hamster gibi sarmal bir döngüde tekrara düşen kendimiziz.