Koçluk Nedir?
Son on seneye baktığımızda, bu dönemin en popüler ilgi alanlarından birisi oldu “Koçluk” kavramı. Çeşitli kurslara giderek, sertifika almak ve hemen ardından koçluk yapmaya başlamak isteyen o kadar çok kişi var ki..
Gelin, kursundan ve sertifikasından önce koçluğun “ruhunu ve felsefesini” biraz da olsa, kendimizce anlamaya ve yorumlamaya çalışalım:
Koçluk, başlı başına bir gelişim yolculuğudur. Kişinin (danışanın) sadece performansına değil, özellikle potansiyeline odaklanmaksa, farkı yaratan asıl konudur. Bundan sonraki günlerde, nelerin ve nasıl daha iyi yapılabileceğini konuşmak, etkili bir koçun bir bakıma boynunun borcudur.
Anlamlı bir yolculuktan ve güçlü bir ilişkiden bahsetmek istiyorsak, herşeyden önce o ilişkinin “güven katsayısına” ilk adımdan itibaren çok önem vermek gerekiyor. Buradaki, ilk ve en büyük sorumluluk ise koçun söylem-eylem birliği gerçekliğini her zaman radarında tutmasından geçiyor.
Tanışma görüşmelerinde, ben danışanlarıma bilhassa şunu söylemeyi çok güçlü bir taahhüt olarak görüyorum:
“Seninle güvenle başlayan, cesaretle taçlanan bir yolculuğa çıkacağız.”
Güven kavramı, sahiciliğin olduğu ortamlarda ve ilişkilerde vücut bulur. Sahici olmak adına “kızdığını, sevdiğini, şaşırdığını ve benzeri duygularını” paylaşabilmek ise danışanı kadar, koçun da değerli bir sorumluluğudur. Koç, duygularını ne kadar “kendinden doğru” paylaşabilirse “ne-ler hissediyorum?” sorusu üzerinde o kadar çok derinden düşünme şansı doğurur.
Daha ilk görüşmeden itibaren “kendini yönetebilmek” koçluk felsefesinin başrolündedir. Alternatifler ve çözümler belirli bir netlikte kendisinde olsa bile, etkili bir koçun söylemek yerine, doğru sorular ile “söyletebilmesi” önce içselleştirmeyi ardından da sahiplenmeyi daha güçlü bir şekilde tetiklemektedir.
Koçluk yolculuğunun her bir adımında, içimizdeki anlamlı güce, yüksek enerjiye ve o çok değerli potansiyele bakmayı başarmamız gerekiyor. Koçluk yolculuğuna yürekten inan(dır)anlar, eyleme geçebilmek için gerekli olan enerjiyi, önce dışarıda olanlara ayırmak yerine, içeride buluyor. Koçluk, ilk anından itibaren, farkındalık denilen pencerelerin bir bir açılması ile varolan değerini daha bir arttırıyor.
Farkındalık adına “dialog ve geribildirimin” koçluğun ruhundaki olmazsa olmaz iletişim hali olduğuna sonuna dek inanmak ve bunu da yaşatmak gerekiyor. İyi bir dialog için, soru sorma ve etkili dinleme becerilerini de her yeni günde daha çok geliştirmek, koçun o yolculuk içinde kendini geliştirmeye ne kadar emek verdiğini belli ediveriyor.
Koçluğu, bir görüşmeler zinciri olarak değil de, güvene dayalı bir ilişki bütünü olarak yorumlamak, hatta bu şekilde sahiplenmek, ruhundaki asıl manayı ortaya çıkarıyor. Hiçbir yargı, olumlu/olumsuz hiçbir etiket olmadan “an’da kalarak” dinlemek bile, koçun danışanına verdiği o eşsiz değeri belirliyor.
Koçluk, aslında tam anlamıyla hamlıktan kurtulmaya hizmet eden, bir aydınlanma halidir. Kendi performansı ve potansiyeli adına aydınlanma adına adımlar atacak bir danışan, bu yolculuğun otantik ve gerçek ışığı olarak eylemlerini etkiye dönüştürebilecektir.
İtalyan fizikçi, matematikçi, gökbilimci ve filozof Galileo Galilei’nin son derece güzel özetlediği gibi:
“Gerçekte kimse kimseye hiçbirşey öğretemez. Siz ona, yalnızca içindekilerini bulmasında yardımcı olabilirsiniz.”
Koçluk dediğimiz bu anlamlı yolculuk bir terapi süreci veya danışmanlık değildir. Koç ile koçluk alan kişi/ler arasında kurulan ve her bir görüşmede gittikçe derinleşen, geçmişten çok bugünden geleceğe dair gelişim planlarının yapıldığı bir özel ilişki sürecidir. Bu süreç boyunca, kişisel tarihte yer alan geçmişteki önemli deneyimler belirli bir sırayla değerlendirilir.
Bütünsel bir yaklaşımla koçluk alanın yaşam dengesini, değerlerini ve başarılarını etkileyen her bir konu birlikte ele alınır. Bu yolculuk, her şeyden önce gizlilik (zihinsel namus) esasına dayanan, kesinlikle yargılama ve tavsiyeye yer vermeden, kişinin potansiyeline odaklanarak, bireyin “tek başına ulaşacağı” hedeften daha fazla ileriye gitmesini sağlar.
Koçluk alan kişi, hayatının her döneminden gelen gerek istekleri, gerek ihtiyaçları ve gerekse tercihleri ile Koç’un bakış açısıyla eşsiz bir bireydir. Koç, koçluk alan kişinin kendindeki mevcut potansiyelini tanımlar, hedeflerini netleştirmesini sağlar ve geleceğini net bir şekilde görmesi için ona kılavuzluk yapar. En önemli göstergelerden biri de yetkinlik bazında güçlü bir ilerleme sağlayabilmektir. Bunun için de “bilgi, beceri ve tutum” üçlüsüne odaklanmak ve her birine yeni artılar koyabilmektir.
Koçluk, öğretme değil, sürekli bir anlama ve öğrenme halidir.
Koçluk, edilgenliklerden “yetişkinliklere doğru” yelken açabilmektir.
Koçluk, söylemekten önce, hem de hiç vazgeçmeden “sorabilmeyi” alışkanlık haline getirebilmektir. En küçük etiketi olmayan, en temiz sorulardan yola çıkarak keşifler yapmak adına durmadan heyecan duyabilmektir.
Koçluk, neden sorusunun yerini “nasıl” sorusunun alabilmesidir. Farklı yollardan nasıl gidebileceğini danışanına buldurabilmektir.
Koçluk, her yeni günde, danışanının daha çok istediği adımlar atmasına bıkmadan usanmadan “yol arkadaşlığı” yapabilmektir.
Koçluk, eylem yolunda ilerlemek ve gerçek yolculuğunda güzelleşmektir. Güvenle başlayan, cesaretle taçlanan ve gelişimle son bulan anlam dolu bir yolculuk halidir.